Her şey bir keseyle başladı… Kanguru istemedim yooo hayır! Ufak tefek eşyalarımı koyabileceğim bir kese dikmek istemiştim. Yaşım küçük olduğu için annem dikiş makinesinde öğretmedi haliyle, ben de aldım elime iğne ipliği kendi kendime oturup kesemi diktim.
Eşyalarla kurduğum bağlar çok farklı. Özellikle çantalarım ve takılarımla… ‘Her kadın gibi’ diyebilirsiniz belki ama içgüdüsel bir şey belki de… Kaç tane tanıdığınız 12 yaşında çanta dikmeye kalktı? Ah işte tasarımın besleyiciliği…
Yıllar sonra Moda Tasarımı okumaya karar verdim ve bir dikiş dersinde hocamız gecelik olabilecek bir A etek kalıbıyla elbise dikmemizi istedi. Sırt bölgesinde öyle bir ince ayrıntı vardı ki hayatımda hiç o kadar kumaşın dibine girerek baktığımı hatırlamıyorum! El dikişiyle yapılan bir yöntem olan teyelleme yapmamız istenmişti. Astarla elbise arasında yaptığımız bu dikiş için sadece ama sadece 1 ilmek aldım kumaştan. Hiçbir çekme ya da kumaşta atma olmadı. Yaptıktan oturup hocayla ellerimi tebrik ettik. Valla ben bile şoktaydım.
Kendime az mı güveniyordum? Hayır… Ama öyle bir işi nasıl yaptığımı anlamam zaman aldı.
Ne yapmayı tekrarlarsınız o konuda uzmanlaşırsınız. Bu sadece bir iş değil düşünce de olabilir. Sürekli olumsuz düşünen biri neden ‘sürekli’ olumsuz düşünür? Hiç düşündünüz mü? Beynimiz zaten olumsuz şeyleri kabul etmeye daha fazla meyillidir fakat olumlu yöne çekmek de sizin elinizde. Ben bu hikayede annem dikiş makinesini kullandırmadı diye oturup ağlamadım. Kendi kendime bu sorunu nasıl çözerim diye düşünüp eyleme geçtim.
Önemli olan seçimleriniz. Unutmayın, hepsi sizin elinizde! :)
Kommentare