top of page

-Amman Tanrıımm! Konuşamıyorum!-

Size diş teli maceramı anlatacağım. 5.Sınıfta annem çekildiğim bir fotoğrafta dişlek olma yolunda ipi göğüslediğimi fark eder etmez dişçinin yolları taştan şekilde sürükledi beni o koltuğa… Marmaris'te yaşıyoruz o zamanlar tabi… Telleri takan doktor Ankara’dan ayda bir geliyor. Neyse geldi tanıştık her şey iyi hoş... Tedavimin nasıl olacağını anlattı bense Amerika'ya ajan olmaya gidiyormuş ciddiyetiyle kafa sallıyorum adama. İlk takmam gereken tel, sınıf arkadaşlarımın deyimiyle; uzaylı teli. Beeeyle üst çenemdeki dişlere geçen pembe şeffaf bir kalıp var. Ön tarafından iki demir çubuk çıkıyor ve iki yanağıma ayrılıp uçları kıvrılıyor. Enseden kumaş bir kemer o uçlara geçiriliyor. Yani baya baya benim üst çeneme ‘hop birader nereye gidiyorsun?!’ diyor. Bu teli beş ay taktım. Ama ben mi onu taktım o mu beni taktı orası tartışılır..... Günde sadece 1 saat takmamama iznim vardı. Bakın orada dikkatinizi çekmesi gereken fiil olumsuz. TAKMAMAK. Her yemekten sonra dişlerimi fırçalayıp teli takmam gerekiyordu. Uyurken bile… Ki yana dönmeden uyuyamayan ben, ama sağlık uğruna mumyalara taş çıkarttım be heeyyttt...

Derken 4. ayda falan alt çeneme sabit tel takıldı. Şu her dişte tek tek metal kareciklerin yapışık olduğu hani… Biliyorsunuzdur elbet, şimdi onlar şeffaf… Yaa ŞEFFAF… O zamanlar saçlarım şu anki boyunda ama nedense düz... Bana neler olmuş böyle hiçbir fikrim yok. :D Ve sınıftan bir arkadaşım bir kavga sırasında öyle bir lakap taktı ki... Sınıfça kendisini ezdiğimiz biriydi. Çocukluk işte yapardık öyle şeyler... Karma fena bir şey! Bahçede herkesin içinde bir şeyden tutuşmuşuz bağırıyor bana; NÖNÖNÖ ÜÇGEN KAFA NÖNÖNÖ. Üçgen kafa mı? Üçgen? Nasıl yani? Aynaya bir baktım e kız haklıııı… Ne diyebilirim ki? Dümdüz saçlar ortadan ikiye ayrılmış çene hizasında bitiyor, uçları da içe fönlü gibi. Suratımı yataydan da bölen uzaylı diş telim. Allahım hayatım bu olmamalıydı.......

Aylar geçti uzaylı olmaktan kurtuldum derken üst çenem boş kalmadan sabit tel takıldı. Oooo benim doktor coştu iki çene arasına lastik de taktı. Yani ağzımı sınırlı yükseklikte açabiliyorum. Yahu benim gibi konuşmayı seven, hunharca kahkaha atan birine bu yapılır mı? Ben tabiki şimdi sınırlandırılmayı sevmem. Bakın böyle böyle çıkıyor meydana… Derken bir akşam anneannemden dönerken arabaya doğru yürüyordum ve bir kahkaham esnasında lastiğin biri paattt koptu. O ne acıydı o.... Yanağımın acımasına mı güleyim, lastiğin koptuğuna mı, çenemin yaşadığı şoka mı... Neyse ki aylar geçti ve bu işkence de bitti.

Aa tabi bu arada böyle sırf dış güçlerin şakalarına maruz kalmadım bir de ağzımın içinin tepkisine maruz kaldım. O yaraları geçiren canım Tantum Verde spreye bin şükürler! Reklam gibi reklam ummmmrumda değil. Siz 5.sınıfta bir çocuğun diş telinin takıldığı gün, annesi çocuğu üzülmesin daha fazla diye, pizzaya tamam deyip, çocuğun pizzayı çatal bıçakla yediğini gördünüz mü? Vuuff! Uzun bir isyan oldu bu. Görmediğinize eminim çünkü o sırada dükkanda canım annemle ben vardık.

Ayrıca öğle yemeklerini okulda yerdik çünkü okul dağın tepesindeydi. Marmaris’te onca düzlük yetmemiş olacak ki bizi resmen dağ eteğinde, ormana mahkum ettiler. Ve fiziken hiç de küçük olmayan Sinem, o öğle yemeklerinde İstanbul asilzadesi gibi her bir yemeği çatal bıçakla kesip biçip tekrardan inşa ederek yedi… Öğretmenlerim kibarlığımı taktir ederken ben aslında acı çekiyordum…

Neyse ki o zamanlar geçti diye seviniyordum ki liseye başlayınca biten tedavinin son bir kuralını yerine getirmedim. Şeffaf kalıpları 6 ay aralıksız takmak. Evet oğlak burcu olsam da hafif isyankar tarzım ortaya çıktı.

Takmadım işte bilirsiniz. Ergenlik… Lisede olmak…

Lisedeki uzun birkaç kızdan biriydim. Ne yapsam on katı fazla görünüyordu… O ilkokul yıllarım boyunca boyumla sırık diye, bacaklarımla kürdan diye dalga geçenler ‘aa manken gibisin nönönö’ demeye başlamışlardı. Bitch! Ergenliğimi mahvettin senin iltifat etmeye yüzün olmamalı! Isırırım çekil.

Lise sonda başına buyruk takılmayı seven öndeki bir dişim tam gaz iiileri diye sıradan çıkmaya başlamıştı. Ne münasebet! 5 Sene tel taktım yetmez mi? Ama yookk yetmez. Hadi Sinem’i biraz daha zorlayalım… Neyse o kadar uğraşmışken üniversiteye fırlama bir dişle başlamak istemedim ve sabit tellere tekrar merhaba dedim. Bu sefer renkli minik lastikler vardı tellerin üzerinde. Çok hava değil mi? Hah! Aradan birkaç yıl geçti. Üniversiteye başladım neredeyse bitecekti ki aman tanrım o da kim?! Bir videoda kazayla kendimi gördüm. Ama o ben miydim?!!! Benim çeneme ne olmuş? Ya da ne olmamış?! Üst çenem ben buradayım derken, alt çenem; ya beni yorma Sinemcim şurada sakince durayım ben diyor. Yani annemin korktuğu o dişleklik hala orada. Marmaris’e gelen bir uzmana danıştım. Uzman doktor canım kadın dedi ki; senin diş teli tedavin yanlış yapılmış. Oğuzhan Uğur’un tepkisi gibi ‘NE?!’ Evet evet baya az önce okuduğunuz her şey bir tık eksik, bir tık yanlış ve bir tık yanlış tedavi düzenlenmesiymiş…

Zaten anlamalıydım tedavi bitiminde konuşmamda bir terslik olmasından… Ailede hızlı konuşma huyu genetiğimize işlemiş tamam da ben neden PATATES diyemiyorum?! Meğer yanlış tedavidenmiş. Bir de o zamanki doktor diyor ki 300 hastamda teksin konuşamayan. Aman ne hoş! Ben de tam böyle bir konuda 1 numara olmak istemiştim zaten hep!

Sonra ne mi oldu?

Hiçbir şey.

Olanı olduğu gibi kabul ettim. Bu kadar düzelttik, bundan sonrası ameliyat falan filan dendi ki ne gerek var bıçak altına yatmaya?.. Güzellik uğruna yapılan ameliyatları desteklemiyorum. Herkes kendini sevmeyi öğrense o piyasa çöker zaten…

Aynaya baktım, baktım, baktım… Video çektim, her açıdan izledim ve zamanla alıştım. Barıştım yani olduğum halle. Ben de birazcık dişlek olmuşum yani nedir ki?

Önemli olan hala konuşabiliyor olmam. Arada patates diyemesem de… Hihihi…

O yüzden siz siz olun gülümsemenizi gizlemeyin! Ve sizle dalga geçenlere; ‘son gülen iyi güler’ bakışınızı atın ;)))))

Kendini sev, hoşçakal!!!

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Dile Kendinden Ne Dilersen!

Yoga; tüm bildiklerinin çok da bilmekle alakalı olmadığını anladığın an başlar. Nasıl mı? Sanıldığının aksine, yoga sadece dışarıdan bakıldığında zor gibi görünen hareketlerin yapıldığı bir spor ya da

bottom of page